Jimnastik; İnsanın beden ve ruh yeteneklerini geliştirmek amacıyla biyolojik olanaklar içerisinde uygulanan yöntemli ve düzenli alıştırmalar şeklinde tanımlanmaktadır.
Günümüzde “ritmik, akrobatik,artistik ve aletli” Jimnastik olarak uygulanan bu spor, uygulamalarındaki farklılıklara rağmen yukarıdaki tanımın kapsamında sporcular çok zor hareketleri kolaylıkla yaparak izleyicileri büyülemektedir.Daha değişik bir yaklaşımla vücudun çeviklik, esneklik ve denetimine dayanan, aletli ve aletsiz olarak gösteri niteliğinde yapılan sistematik hareketler bütünü olarak “Jimnastik” tanımlanabilir.
Çağdaş jimnastik sporu aletsiz ve aletli olarak ikiye ayrılır. Aletsiz jimnastik herhangi bir alet kullanmaksızın yer minderinde yapılan dans benzeri ritmik ve kesintisiz hareketleri içerir. Yer hareketleri de denen aletsiz jimnastikte zarafet, denge ve esneklik gibi özellikler öne çıkar. Aletli jimnastikte ise ya ip, çember, top, lobut ve kurdele gibi hafif aletler ya da barfiks, halka, kulplu beygir gibi vücudun bütün yükünü çeken ağır aletler kullanılır.
Modern anlamda Jimnastik ülkemizde ilk olarak 1968 yılında okulun kuruluşu ile Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde başlar. 1968 yılında okul tamamen batılı programla faaliyete geçmiştir. Modern Jimnastiği Türkiye’ye getiren kişi Fransa’dan getirilen ve okul öğretim kadrosu içinde bulunan beden eğitimi öğretmeni Monsieur Curel olmuştur .Ülkemizde modern anlamda Jimnastik çalışmaları özellikle ilk iki dönemde birlikte sürdürülmüştür. Ama Türkiye’de benimsenen ilk Jimnastik türü Aletli Jimnastiktir.
Ülkemizde çağdaş anlamda jimnastik çalışmaları Galatasaray Lisesi’nde başlamıştır. 1868’de Mekteb-i Sultani adıyla kurulan bu okuldan yetişen Ali Faik Üstünidman, okuldaki görevi dışında da jimnastikle ilgileniyordu. 1889’da yayımladığı Jimnastik yahut Riyaziyat-ı Bedeniye, aynı zamanda Türk sporunun ilk kitabıdır. Bir yandan da açtığı özel bir jimnastikhanede sporcu yetiştiren Ali Faik Bey daha sonra Mazhar Kazancı ile birlikte çalışmaya başladı. Mazhar Kazancı askeri okullarda beden eğitimi öğretmenliği yapan bir subaydı. Böylece jimnastik hem sivil, hem de askeri okullarda yaygınlaşmaya başladı.
Olimpiyat Oyunlan’nın 10’uncu yıldönümü dolayısıyla 1906’da Atina’da yapılan Ara Olimpiyatlar’da Yorgo ve Niko Alibranti kardeşler Türkiye’yi temsil ettiler. Yorgo Alibranti 11,4 saniyelik bir dünya ve olimpiyat rekoruyla “iki elle 10 metrelik halata tırmanma” yarışmasını kazandı.
Mekteb-i Sultani’de Ali Faik Bey’in öğrencisi olan Selim Sırrı Tarcan İsveç’te öğrendiği aletsiz jimnastiği 1910 yıllarında Türkiye’de yaygınlaştırdı. Böylece Türk jimnastik sporunda yıllarca süren bir tartışma başladı. Mazhar Bey aletli jimnastiği, Selim Sırrı Bey ise aletsiz jimnastiği savunuyordu. Aletsiz jimnastik daha çok tutuluyordu; ama küçük bir grubun çabalarıyla sürdürülen aletli jimnastik çalışmaları 1960’ta Jimnastik Federasyonu’nun kurulmasıyla yoğunluk kazandı.